üzerinden yol geçen masal.





Onbeş yaşlarındaydım sanırım, canımın sıkkın olduğu zamanlarda kendimi mutlu etmenin işe yarar bir yolunu buldum. Küskün olduğumda, hak etmediğimi düşündüğüm hadiseler yaşadığımda ya da sadece gerçekten ihtiyacım olduğunu hissettiğim zamanlarda, kendimi okul çıkışlarında Karşıyaka Pan Kitabevine atardım. Orasını kendime armağan edeceklerimle dolu harikalar dükkanı olarak kabullenmiştim.
Kendi kendime hediye alabilmem için tek şartım vardı. Yeterince hak etmiş olmam.
Beni Pan Kitabevine getiren yol uzundu. Öncelikle mevzu bahis olayda elimden geleni yapmış olmam gerekiyordu ve ardından harçlıkları biriktirme süreci başlıyordu.
Bu yüzden en çok sevdiğim kitaplar ve 'sardığında' parmağımın ucunda döndürüp düzelttiğim bütün kasetlerim çok yakınımdan hediyedir benim ve yatağımın altında saklı durduklarından çocukluğuma sarılıp uyurum ben.
Bugün Pan'ın tahta kapısını açıp kendine has kitap kokusunu içime çektiğimde anladım, küskünlükler büyüyüp artık daha fazla mücadele gerektirdiği için tekrar gelişim zaman almıştı ve işte evet, sonunda elimden geleni yaptığıma inandırmıştım kendimi. Eskisi gibi, tamamen benim uydurmam olan iç sesim, beklediğim cümleyi kurdu. "istediğini seçebilirsin!"
Annesi tarafından bakkala gönderilmiş ve yalnızca para üstüyle kendisine kraker alabileceği öğütlenmiş çocuk gibi, beğendiğim onca şey arasında şikayet etmeden seçim yaptım ve bir kitapla bir CD aldım.

Aynı tanıdık yüz, kasada sordu;
-hediye paketi yapacak mıyız?
Durdum, yok canım, gerek yoktu, aldığım kişiyle öyle hediye paketi filan gerektirmeyecek kadar samimiydim.
Seçimlerim konusunda mütevazilik edemeyeceğim, en alt rafın en dip köşesinden bulduğum "İstanbul/ Beyoğlu Rapsodi * Taksim Trio" albümünün Double Bass, Piano ve Violin üçlemesi beni benden aldı, bir daha arasam bulur muyum bilmem ama, sevdiğim herkese hediye etme isteği uyandırdı içimde. Becerebilirsem buraya bir tane şarkı ekleyeceğim. Hem bu yazının fon müziği olur ne güzel.

Serbest çağrışım: Arada bir beni yoklayan melankolik yanımdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama bazen hayatın da bi fon müziği olsun istiyorum. Başımdan geçen hadiseler esnasında buraya şu şarkı yakışır şimdi dediğim oluyor. İnsan ağlarken şimdi bi fon müziği olsa diye geçirir mi aklından o kadar dert arasında, ben geçiriyorum bazen.
Sevgili hayat, uzay boşluğundan düşme isteklerimden bıktın biliyorum ama bisiklet sürerken arkadan ah nerede vah nerede film müziğini çalarsan çocuk gibi sevinirim. öyle mp3le kulaklıkla olmuyor.

***

Şu an, geçmişte kendime hediye almama sebep olan küskünlüklerimle bugün içgüdüsel olarak kendimi aynı kitapçıda bulmamın sebeplerini karşılaştırmak ihtiyacı uyandı içimde. Büyüyüp koskoca kız olduğumun sağlamasını yapmam gerek.
İşte böyle durumlarda CTRL+F yapıp eski günlüklerimde arama yapmak istiyorum. En az, kaybettiğim ev anahtarını ev telefonundan çaldırıp bulma isteği kadar imkansız ama.


***

Kitapçıya gittim çünkü, büyükşehir belediyesinden geldiler bugün.
yanlış yere kurmuşum hayatımı,

üzerinden yol geçecekmiş.

Çok güldüm. Ne saçma. Onlar gerçek tuğla değil ki, örneğin şu gördüğünüz bahçe duvarlarımı tanık olduğum bir peri masalından yaptım ben. Yıkılmaz onlar dedim.
Tek hamlede yıkıldığında inandım dediklerine

Hayatın imar planı böyleymiş.

yirmisekizağustosikibinonsıfırbirellibir.


tiktak.


mutfakta durmuş bir saat var.
ne zaman baksam hep aynı yerde akrep/yelkovan.
ve ben, saatin kaç olduğunu bilmem gereken zamanlarda ve her seferinde ,
yanlış olduğunu unutup o saate bakıyorum, çok kısa bi'an doğruluğuna inanıyorum,
sonra anlamsız bulup uzaklaşıyorum.
hiç yeltenmiyorum ama yeniden kurmaya.
çünkü biliyorum, saatin kaç olduğunu en çok bilmem gereken zamanda, yani, saate en çok ihtiyacım olduğu anda, yine yanlış gösterip yanıltacak beni.
kaldırıp atmıyorum da, hatırası var.


işte sen o, yanlış olduğunu unutup her defasında bakıp yanıldığım mutfaktaki saatsin.






onikitemmuzikibinonondokuzelli






Vitrindeki Van Gogh

Kötü bir rüya gördüğümü söylediğimde, “Sus, sakın kimseye anlatma. Suya anlat. Akıp gitsin” derdi anneannem. Ben de koşa koşa bahçedeki ta...