Vitamin





Çocuklar "ikiekmek bigaste"  almaya gönderilmiş, para üstünü vermeyi unutmuş taklidi yapacaklar eve gidince. Bugünü iyileştiren iki şey; kahvaltı ve gazete bitince insanlar miskinleşecek, bir gün önce ne kadar güneşli olduğunun bir önemi yok; yüzde yüz hava kapanacak. Akşam evler ütülenmiş çamaşır kokacak. Günaydın, bugün pazar!

İskelenin orada bir bankta oturdum. Saklanmak niyetindeysen en kalabalık yerlere gideceksin. Telefonumun kulaklık girişi bozulmasaydı dinlerdim- adındaki şarkı listesini düzenliyorum kafamda. Pek tabii başka şeyler düşünmemek için. 

Ürkütmemek, rahatsız etmemek istercesine belli belirsiz selam vererek yanıma oturdu. Elinde yine koca bir fincan kahve. Sade, şekersiz. Zamana yenik düşmeyip aynı kalan alışkanlıklar listesinin başında.

"Sen sanki küçülmüşsün. Eskiden daha yaşlı görünüyordun."
"Saçlarımı boyatmayınca böyle oluyor." 
"Daha mı iyi, daha mı kötü karar veremedim."
"Saç boyalarının kokusu genzimi yakıyor."
"Bence kuaföre gitmek için fazla kararsız bi'tipsin, o yüzden. Kuaföre ne istediğini bilen kadınlar girer."
"Genzimi yakıyor!" dedim sinirle,
"hadi ordan.. " dedi gülümseyerek.

Sigarasını çıkardı, yaktı, geç bile kaldı. Çektiğinin iki katı duman üflemesinin mantığını çözmeye çalışıyorum yıllardır. Yine aynı şeyi yaptı. Çakmağı ikimizin arasına koyarken, banktaki kalp içine alınmış harfleri fark etmemiş gibi yaptı. Bir yandan denize bakarken; tırnağıyla kazımaya başladı çaktırmadan, hırsla. 

Sonra dayanamadı.. "çocukken ne çok kandırmışlar bizi!"
" Bana yine mutlu sonla biten masallardan bahsetme" dedim. "Anlatmaya başlamadan masal anlatacaklarını söylediler bize. Kimse seni kandırmadı, sen inanmak istedin."
Geri çekildi, 
"Ama çok yoruldum..." dedi. Sesi çok uzaklardan geldi, göğüs kafesinden, hem bütün gün yaramazlık yapıp yorulmuş, uykuya dalmak üzere çocuk vardı sesinde, hem görmüş geçirmiş ters köşeye yatmış bir kadın.
"Pergelin ucundaki kalem de tükenir," dedim. "Ama nihayetinde ömrü boyunca tek yaptığı boktan bir dairedir."
"Suç kalemde değil, pergelde o halde?" 
"Sorarlar adama, yazılacak o kadar hikaye, resmedilecek yıldızlar, şehirler ve aşklar varken ne diye girdin o pergelin içine diye! "

"çok sevmiştir belki." dedi.

Sustum. 
                                                                   ******



Kalkarken bakıyorum, kalp içine alınmış harfleri kazıyarak bir tavşan yapmış, belli belirsiz gülümsüyorum.

"tırnağın kırılmış!" diyorum...
"vitaminsizliktendir..." diyor.


-Kendine yalan söyleyebilmek bile asgari bir düzenbazlığı gerektirir. 
                             

                                                         



Vitrindeki Van Gogh

Kötü bir rüya gördüğümü söylediğimde, “Sus, sakın kimseye anlatma. Suya anlat. Akıp gitsin” derdi anneannem. Ben de koşa koşa bahçedeki ta...